3.11.06

Ey Türk Milleti!

Ey Türk Milleti!

Ey yüce Mu'nun kutlu çocukları!


Ulus olarak uyanma vaktiniz gelmiştir. Sizler kökleriniz itibariyle sahip olduğunuz kadim bilgileri genetiğinizle, DNA'larınızla bugüne kadar taşıdınız. Ulu bir plan doğrultusunda Orta Asya'dan kalkıp Anadolu'ya geldiniz. Plan kitlesel olarak bilinçdışı çalışmış olabilir. Ancak bu plandan haberdar liderleriniz, mürşidleriniz, öğretmenleriniz hep olmuştu. Sizler görevli varlıklarsınız. Sizin coğrafyanız görevli bir coğrafyadır. Hiç bir coğrafya ve hiç bir millet sizin gibi bu muazzam vazife günlerine hazırlanmamıştır. Sizin ulu önderiniz Mustafa Kemal vazife Anadolu'sunu ayarlayan ve tüm iç ve dış tehditlerden uzak tutan görevli bir varlıktır. Türk milleti geçmişte tevhid dini olan İslam'ı boşuna seçmemiştir. Sırlar, perdeler artık kalkıyor. Kim olduğunuza, neden burada olduğunuza ve neden böyle bir hayata yaşadığınıza dair tüm bilgiler artık açılıyor. Gizlilik bitiyor.


Anadolu bir ışık jeneratörüdür. Kozmik etkilerin dünyaya yayılmasını sağlayan en güçlü portallar, enerji vorteksleri Anadolu üzerindedir. Anadolu insanı, diğer tüm dünya insanlarından ayrı olarak bir gözü hep maneviyata dönük olarak yaşar. Bedenin geçiciliğini 'bir şekilde' bilir ve baki kalacak olana odaklanır.


Her insan bir ışık yayıcısıdır. Her insan bir deniz feneridir. Ancak Anadolu insanı'nın bu göreve diğer milletlerden önce uyanıp, Doğu ile Batı'yı küresel anlamda birleştirmesi gerekmektedir. Hayır yenilikler artık savaşla olmayacak, artık iletişim yollarımızı, parlak zekamızı ve kutlu kalbimizi kullanarak çalışacağız.


Anadolu toprakları yakın gelecekte büyük mucizelere gebedir. Burası büyük bir ışık eğitimi alanı, irşad sahası olacaktır. Yeraltındaki akrabalarımız ve dünya dışı akrabalarımız bizimle burada irtibat kuracaktır. Sizler son derece psişik ve sezgisel insanlarsınız. İyi amaçlı ve kötü amaçlı varlıkları birbirinden ayırdedecek hassa sizde mevcuttur.


Tüm dünyanın gözü üstünüzdedir. Topraklarınızı bölmek, parçalamak ve bu vazifenin gerçekleşmemesini sağlamak için tüm gücüyle çabalayan karanlık odaklar vardır. İç ve dış tehditler yok olana kadar çalışmayı sürdürecektir. Ama hiçbir şey yüce planı etkileyemez.


Herşey sizin silkinip asıl mahiyetinize uyanmanıza bakıyor. Ulus olarak muazzam miraslara sahibiz. HATIRLAMAMIZ GEREKMEKTEDİR.


Sevgi ve Işık Sizinle Olsun.


Ve öyledir.



BEN'im

Doruk Oğuz

1.6.06

Gezgin Ruh ve Mavi Top


Benim ruhum gezgin. Dolaşır dururum evrenlerde. Gene böyle son derece keyifli seyahatlerimin birinde mavi bir top gördüm. Uzaktan küçücük ve önemsiz gözüküyordu. Kendiliğinden çekiliverdim küreye.

Yaklaştığımda ise hiç de öyle önemsiz olmadığını anladım. Mavi kürenin bütün evrene bedel bir sevgisi vardı gerçekten. Üzerinde yaşayan canlı türleri arasında bir tanesi vardı ki, kürenin sevgisinin büyük bir kısmı bu türe yoğunlaşmıştı. İşin garibi o canlı türünün bütün bunlardan hiç haberi yoktu. İki ayaklı, iki bacaklı, iki gözlü, bir burunda iki delikli, iki kulaklı, bir ağızlı, bir beyinli ve bir kalpli, insan formunda bir türdü bu. Daha yaklaşır yaklaşmaz bu insanın unutkanlık hastalığına yakalandığını farkettim. Bütün bu oyunun arkasında da ilahi bir amaç yattığı gerçeği gayet aşikardı.

Bu mavi küredeki oyuna katılmak istedikten sonra bile halen daha, yüksek bir perspektiften herşeyin daha net gözüktüğünü düşünüyorum. Evet bedenlendim. Belki defalarca bedenlendim. Şu an için bir fikrim yok. Önemli de değil. Oyunun artık değişmekte olduğunu ve büyük hastalığın iyileşmekte olduğunu idrak etmemle işin rengi değişti. Bu son bedenimde ?doruk? isminde, İstanbul-Türkiye gibi enerji ızgarasındaki kilit bir noktada kendimi bulduğumda, unutkanlık perdesi kalkmaya başladı.

Şu an içimde göklerdeki ben var. Öyleki içim de, dışım da bir şenlik, bir kutlama havasında. Sanıyorum mavi topun büyülü şovu başladı artık. Sonsuz evren ve onun sevgisine bedel mavi küre elvermişler birlikte bütün uykudaki insanları uyandırmaya başlamışlar. Ben zaten çok da unutmamışım sanki. Birden içimdeki sonsuz sevgi pınarı açılıverdi çünkü. Ve gene zannediyorum ki bütün diğer insanların uyanmasında da ramak kaldı. Görünenin ardındakine uzanmaya başladığımız bu zamanlarda hayat koca bir kutlamaya dönüşmekte çünkü.

Açlık, susuzluk, dertler ve acı oyunun en zenginleştirici parçaları olmasına rağmen yeter diyoruz artık. Doyduk. Biraz aldığımız dersleri sindirmemiz gerek.

Ve tanrı verdiği soluğu tekrar içine çekmeye hazırlanıyor.

İstikamet 0 noktası.

Tekrar hep bir?likte en derin muhabbetimizi yapmaya hazırlanıyoruz insan dostlarım.

Hepinize burada olduğunuz için müteşekkirim.

Merkez kalptir.


?Güneş yanar, alem döner
Bir gün gelir hepsi söner
Ey sahib-i ilm ü hüner
Bilir misin sebebi kim?

Ne gelen var, ne giden var.
Ne soran var, ne biten var,
Ne gülü var, ne diken var,
Bilir misin sebebi kim?

Her zerre tek, yoktur eşi,
Acep bunlar kimin işi?
Ey kendini bilmez kişi,
Bilir misin sebebi kim?

Haktır desen manası ne?
Sebep midir? Bir kelime:

Soruyorum sana yine

Bilir misin sebebi kim??


(a?mak-ı hayal?den)




7.3.06

Heart Core


"Religion is for those who are afraid of Hell;
Spirituality is for those who have been there."

Her an var olan sonsuz bütünlüğü ve uyumu görebilen bir göz vardır. Evet tek bir göz. İnsanlardan kimileri dangıl dungul yaşarlar, kimileri planlayarak yaşarlar. Geceleri yattığında günü gözden geçirenler vardır. Hatta artık herkes zaman zaman bütün bu rolleri paylaşır. Roller, imgeler ve kavramlar dünyasında kendilerine köklü bir yer edinmişlerdir ve doğru uzay-zaman noktasında hemen herkesin içine bürünebilirler. Öyle ya da böyle sadece yaşayan insanlar için geçerlidir bu. Bir de görenler vardır. O görme edimini anlatacak hiç bir kelimeye sahip olmayan görücüler. Onlar az sayıdadır ama izlerler. Bütün kozmik devinimi izlerler. Çünkü onlar hakiki özgürlerdir. Önyargıların, kalıpların ve hatta kişiliklerin çapraz düğümlerini çözmüş büyük bilgeler ve üstadlar... Onlar kelimelerden bağımsız yaşayabilenlerdir.
Günümüzde gerçekte öyle olup bunu hatırlayamayan nice üstadlar vardır aramızda. Her geçen gün daha fazla sayıda doğmaktadırlar. Ama bu yaklaşık atom bombasının patlamasından beri gittikçe yoğunlaşan dalgalarca olmaktadır zaten. Çoğumuzun, kendisini bırakın annesi babası dahi tecrübeli, yüksek ruhlardır. Hepimiz insan evriminin bir üst basamağına giden bu deli yolda bir geçiş evresiyiz. Bunu biz seçtik ve bu onurlandırılacak bir seçimdir. Bunun yanında annelerimizin babalarımızın görevi çok daha zorluydu çünkü kolektif zihin çok daha düşük seviyelerde titreşiyordu. Son 10, hatta 5 yılda inanılmaz hızlanan bu kolektif bilinç titreşimini tarih bilincine sahip her mantıklı insan gözlemleyebilir. İvmeyi diyorum, geçtiğimiz yüzyıldaki muazzam ivmeyi. Şimdi yokuş aşağı vaziyetlerdeyiz. Bu geçiş-yükseliş devresinin rahat ve mümkün olan en acısız şekilde geçmesi için tek yapılması gereken şu an gerçekten kim olabilineceğinin ufak bir anımsanmasıdır. Ben inanıyorum ve biliyorum ki şu an dünyada yaşayan herkes müthiş ve ünik bir göreve sahip.
Görev deyince, kadersel bir zorunluluktan bahsetmiyorum inanın. Sonsuz olasılıklar evreninde yaşadığımızın ispatlandığı şu devirde öyle bağnaz bir anlayışa sahip olabilir miydim? Asla.
İşte bundan bahsediyorum. Sizin bir çok, birçok hatta sonsuz sayıda kaderiniz vardır. Kader bir potansiyeller dizilimidir. En yüksek potansiyeli yaşamayı bilinçli olarak özgür iradenizle seçerseniz ve bunu evrene bildirirseniz; kesinlikle bütün varoluş onun olması için işbirliği yapacaktır. Çünkü hakikatte sadece bir'in yasası vardır. O yüzden şunu kesinlikle bilmelisiniz: "Bir'in yasasında hata yoktur." Kendinize acımayı veya yermeyi bırakın artık. Yapılması gereken en acil eylem kendinizi affetmektir. Başka affedecek kimse yok çünkü herkes çoktan affetti sizi. Yüksek plandan bahsediyorum.
Açın Simyacı'yı bir daha okuyun. O kitap tamamen, hepimizin geçmekte olduğu süreçten bahseder. Onu açın ve alegorileri bütün derinliğiyle kendinizde görerek(karşılaştırmalı bir şekilde) okuyun. Kişisel Menkıbesini bulan herkes özgürleşecektir. Ve bunu kimse sizin yerinize yapamaz.
Fırsatların fırsatı artık burada. Bunun son enkarnasyonunuz olmasını sağlayabilirsiniz. Bu yüce fırsat bütün bilgeliği, sevgisi ve şükranıyla buradadır. Aslınızı hatırlayıp, eve geri dönebilirsiniz. Ölümsüzlüğe tekrar adım atabilirsiniz. - Bedenden bahsetmiyorum, bilinçten bahsediyorum - Yuva artık buradadır.
Kendinizi affedin, bütün seçimlerinizi tekrar gözden geçirin. Daha ölmediniz, bütün kaderi iptal edip yenisini ve daha yükseğini, hatta en yükseğini yaşayabilirsiniz.
Bulabileceğiniz en yüksek hakikat sevgidir. Bir'in kendisine olan sevgi, sizin kendinize olan sevginiz. O tam olamadan kimse gerçekten aşık olduğunu iddia edemez.
Bu iç yolculuğuna cesaret edebilirsiniz. Zaten bunu yapabilecek güçtesiniz. Bunu yapma ihtimalini koruyarak geldiniz. Kendinizi izleyin ve nefes alın. Yaşamı (kalbinizde) görün ve nefes verin. Umudun, şükranın, yaratımın sevgisinin ve sadece oluşun o mutlak alevi göğsünüzde, gönlünüzün merkezinde tutuşacaktır. Bir kere gerçekten yandı mı, bir daha asla sönmez.

28.2.06

Yaşam Çiçeği

Bir Çiçek ki ondan bütün meyveler çıkmış, bir Zeka ki ondan bütün varoluşun kendisi, yaşam fışkırmış. Bu yazıyı gören gözler, okuyan zihin ve idrak eden bilinç aslında kudretli bir mimarın kusursuz hayal gücü imiş. Öyle basit ama öyle karmaşık bir şablonda dönmekteymiş ki herşey, yaratıcısından ayrı düşmüş bilinçler o bilgiden korkmuş. Varoluştaki o paradoksal sır; bilmeye, anlamaya çalışmayanı savurmuş da savurmuş. Ama zaman dönmüş dönmüş ve öyle bir noktaya gelmiş ki cehaletin karanlığı şaşkın düşmüş. Çünkü o karanlığın içine kristalimsi ışık hatları dolmaya başlamış, o sümüksü karmaşayı sanki belli bir noktaya ulaştığında çatlatacakmışçasına sevgi-bilgi ve güç yaymaktaymış bu ışık. Cehalet gerçekten şaşırmış da şaşırmış. Şaşırdıkça kendi üstünkörü düzeni iyice kaotikleşmeye başlamış. Sokakta huzurla iki adım atmanın zor olduğu zamanlarmış bu zamanlar.

Ama destek sonsuzmuş. Yaradılış öylesine şakacıymış ki, bütün cevapları ve anahtarı her bir ayrı düşmüş kayıp bilincin içine yerleştirmiş. Tahmin ettiğiniz gibi ayrı kalmış bilinçler burnunun dibindeki çözümü hep uzaklarda aramışlar. Fakat zaman döngüsünün bu acaip noktasında, yaşam çiçeği tekrar insan bilincine sunulmuş. Çok özel bir zaman başlamış. Çünkü ayrılık ve savaş bulutunun içinde hepsini birden şifalandırıcak kusursuz ve sonsuz bir bilgi ışığı yayılmaktaymış.

Ayrı bilinçlerin tukaka deyip itelediği, dünyayı yönetmekle suçladığı görünmeyenin bilgisi artık görünür olmuş. Ama ayrı olan zihinler onu araştırmaya pek yeltenmemiş, çünkü çoktan düşünme tembeli olmuşlar. Kendilerine sandıklarından da fazla zihinsel kölelik ızdırabı yarattıkları için bu kaçınılmaz olanmış. Zavallı bilinçler aslında şefkat dolu Anne'nin ve bilgelik dolu Baba'nın kucağında oturmayı bilinçaltlarında deriinden ister olmuşlar. Ama çoğu bireyin kendine ait ilüzyon perdesi epey kalınmış İşlerin yanlış gittiğini görebilen bazı heyecanlılar ise aşırı tepki gösterip hem kendilerine hem de o düşük seviyeli ortak bilince daha çok karmaşa tohumu ekmişler. İnsanoğlu yol yordam bilmez olmuş, kendini tanımaz olmuş. Aslını unutmuş.

Hakikat'in bilgeliğinin uyanış çağrısı, Dünya'da, bir kez daha ve bu sefer eskiden hiç olmadığı kadar zengin bir şekilde esmeye başlamış. Borusu her bireyin kalbinde öyle içten içe çalıyormuş ki o çağrıyı duyan her önyargısız ve özgürleşmek isteyen ruh ani bir bilinç sıçraması yaşıyormuş, kulaklarını tıkayanlar ise çoğunlukmuş ne yazık ki.

Frekans gittikçe yükseliyor; kristalleşen bilinçle bilinçsiz olanın arasındaki uçurum giderek artıyor; ortalıkta müthiş olaylar oluyormuş.

Bilginize arz edilir.

Çiçeği görün, çiçeği bilin, çiçeği anlayın. Gerçekten yaşayın.

7.2.06

transformation of self no.2


Görünen herşey görünmeyenin tezahürüdür. Bir kere o büyük gizemin varlığından haberdar oldunuz mu, o gizemi her yerde görmeye başlarsınız. Her yerde ve her an. Son derece zeki bir evrende yaşıyoruz. Bilinç ona izin verdiğiniz sürece her an size akar. Dünya belli kuralların olduğu bir yer. Bizim belirlediğimiz kurallar. Bu ilk olarak özgür iradedir. Seçme özgürlüğü. Bu müthiş bir hediyedir. Bunun sorumluluğu altında ezilmekten sıkılmadınız mı artık? Halbuki her an bir seçimle karşı karşıya olduğunuzu farkettiğiniz anda o sorumluluk tüy kadar hafif olur. Bilinçsizlik ve cehalet ömrünün sonuna geldi. Son serzenişler ve bumm. Mortingen. Büyük simya zamanına hoşgeldiniz.

Üç Kere Yüce Hermes'e dair ne bilirsiniz?
Şimdi sizinle 7 ana hermetik aksiyomu paylaşacağım. Bunları iyi okuyun. Neredeyse bütün kutsal metinlerden daha eskidir. Ancak modern fizik bazı kısımları ile daha yeni yeni aynı kanıya varmaya başladı.

I. ZİHİNSELLİK PRENSİBİ
"Bütün zihindir, Evren zihinseldir."

II. TEKABÜL PRENSİBİ
"Yukarıdaki aşağıdaki gibidir, aşağıdaki yukarıdaki gibidir."

III. TİTREŞİM PRENSİBİ
"Hiçbir şey durmaz, herşey hareket eder, herşey titreşir."

IV. KUTUPLULUK PRENSİBİ
"Her şey ikilidir; her şey iki kutba sahiptir, her şeyin kendi zıt çifti vardır; benzeyen ve benzemeyen aynıdır; zıtların doğası bir, dereceleri farklıdır; uçlar buluşurlar; bütün hakikatler yarım hakikatlerdir; bütün paradokslar uzlaştırılabilir."

V. RİTİM PRENSİBİ
"Her şey akar, içe ve dışa; her şey dalgalanır; yükselir ve alçalır; her şeyde sarkacın salınımı vardır; sağa salınım, sola salınımla aynıdır; ritim kendini telafi eder."

VI. SEBEP SONUÇ PRENSİBİ
"Her sebebin bir sonucu, her sonucun bir sebebi vardır; herşey yasaya göre olur. Değişim bilinmeyen yasadan başka bir şey değildir; birçok nedensellik planı vardır, hiçbir şey bu yasadan azade değildir."

VII. CİNSİYET PRENSİBİ
"Her şeyde cinsiyet vardır; her şeyin eril ve dişil prensipleri vardır, Cinsiyet bütün planlar için geçerlidir."

(Kybalion)

18.1.06

transformation of self no.1


Evrende herşey bilinçtir. Herşey birbirine bağlıdır. Bütün zihindir, herşey bütünün zihninin içindedir. Sizin elinizdeki tek şey altın kapaklı lağıma benzeyen zihninizdir. Onu farkedin. Bireysel zihnin ortak zihinle olan akılalmaz bağlantısını keşfedin. Düşünceleriniz sizin değildir; onlar düşünceler evreninindir. O evrenden biri çıkar zihninize girer,diğeri çıkar öteki girer. Sürekli değişen çoklu kişiliklere sahip olmamızın sebebi budur. Siz bir kişilik değilsiniz. Bütün kişilikleri zaman zaman oynayan bir oyuncusunuz. Hakikat nefeste gizlidir. Sırların sırrına nefesinizi izleyerek ulaşabilirsiniz. Başlı başına bu bedenlerimizde varolmak zaten müthiş bir deneyimdir. Elleriniz, gözleriniz büyük lütuflardır. Şükranın ne olduğunu idrak edin artık. Su size cevap verir. Vücudunuzun yüzde yetmişinden fazlası sudur. Suyunuza iyi davranın. Suyunuza gidin. O size cevap verecektir. Havayı, suyu, toprağı ve ateşi yaşayın. Onlar size gizemleri birer birer anlatacaklardır.Namaste ve In Lak'ech.