7.3.06

Heart Core


"Religion is for those who are afraid of Hell;
Spirituality is for those who have been there."

Her an var olan sonsuz bütünlüğü ve uyumu görebilen bir göz vardır. Evet tek bir göz. İnsanlardan kimileri dangıl dungul yaşarlar, kimileri planlayarak yaşarlar. Geceleri yattığında günü gözden geçirenler vardır. Hatta artık herkes zaman zaman bütün bu rolleri paylaşır. Roller, imgeler ve kavramlar dünyasında kendilerine köklü bir yer edinmişlerdir ve doğru uzay-zaman noktasında hemen herkesin içine bürünebilirler. Öyle ya da böyle sadece yaşayan insanlar için geçerlidir bu. Bir de görenler vardır. O görme edimini anlatacak hiç bir kelimeye sahip olmayan görücüler. Onlar az sayıdadır ama izlerler. Bütün kozmik devinimi izlerler. Çünkü onlar hakiki özgürlerdir. Önyargıların, kalıpların ve hatta kişiliklerin çapraz düğümlerini çözmüş büyük bilgeler ve üstadlar... Onlar kelimelerden bağımsız yaşayabilenlerdir.
Günümüzde gerçekte öyle olup bunu hatırlayamayan nice üstadlar vardır aramızda. Her geçen gün daha fazla sayıda doğmaktadırlar. Ama bu yaklaşık atom bombasının patlamasından beri gittikçe yoğunlaşan dalgalarca olmaktadır zaten. Çoğumuzun, kendisini bırakın annesi babası dahi tecrübeli, yüksek ruhlardır. Hepimiz insan evriminin bir üst basamağına giden bu deli yolda bir geçiş evresiyiz. Bunu biz seçtik ve bu onurlandırılacak bir seçimdir. Bunun yanında annelerimizin babalarımızın görevi çok daha zorluydu çünkü kolektif zihin çok daha düşük seviyelerde titreşiyordu. Son 10, hatta 5 yılda inanılmaz hızlanan bu kolektif bilinç titreşimini tarih bilincine sahip her mantıklı insan gözlemleyebilir. İvmeyi diyorum, geçtiğimiz yüzyıldaki muazzam ivmeyi. Şimdi yokuş aşağı vaziyetlerdeyiz. Bu geçiş-yükseliş devresinin rahat ve mümkün olan en acısız şekilde geçmesi için tek yapılması gereken şu an gerçekten kim olabilineceğinin ufak bir anımsanmasıdır. Ben inanıyorum ve biliyorum ki şu an dünyada yaşayan herkes müthiş ve ünik bir göreve sahip.
Görev deyince, kadersel bir zorunluluktan bahsetmiyorum inanın. Sonsuz olasılıklar evreninde yaşadığımızın ispatlandığı şu devirde öyle bağnaz bir anlayışa sahip olabilir miydim? Asla.
İşte bundan bahsediyorum. Sizin bir çok, birçok hatta sonsuz sayıda kaderiniz vardır. Kader bir potansiyeller dizilimidir. En yüksek potansiyeli yaşamayı bilinçli olarak özgür iradenizle seçerseniz ve bunu evrene bildirirseniz; kesinlikle bütün varoluş onun olması için işbirliği yapacaktır. Çünkü hakikatte sadece bir'in yasası vardır. O yüzden şunu kesinlikle bilmelisiniz: "Bir'in yasasında hata yoktur." Kendinize acımayı veya yermeyi bırakın artık. Yapılması gereken en acil eylem kendinizi affetmektir. Başka affedecek kimse yok çünkü herkes çoktan affetti sizi. Yüksek plandan bahsediyorum.
Açın Simyacı'yı bir daha okuyun. O kitap tamamen, hepimizin geçmekte olduğu süreçten bahseder. Onu açın ve alegorileri bütün derinliğiyle kendinizde görerek(karşılaştırmalı bir şekilde) okuyun. Kişisel Menkıbesini bulan herkes özgürleşecektir. Ve bunu kimse sizin yerinize yapamaz.
Fırsatların fırsatı artık burada. Bunun son enkarnasyonunuz olmasını sağlayabilirsiniz. Bu yüce fırsat bütün bilgeliği, sevgisi ve şükranıyla buradadır. Aslınızı hatırlayıp, eve geri dönebilirsiniz. Ölümsüzlüğe tekrar adım atabilirsiniz. - Bedenden bahsetmiyorum, bilinçten bahsediyorum - Yuva artık buradadır.
Kendinizi affedin, bütün seçimlerinizi tekrar gözden geçirin. Daha ölmediniz, bütün kaderi iptal edip yenisini ve daha yükseğini, hatta en yükseğini yaşayabilirsiniz.
Bulabileceğiniz en yüksek hakikat sevgidir. Bir'in kendisine olan sevgi, sizin kendinize olan sevginiz. O tam olamadan kimse gerçekten aşık olduğunu iddia edemez.
Bu iç yolculuğuna cesaret edebilirsiniz. Zaten bunu yapabilecek güçtesiniz. Bunu yapma ihtimalini koruyarak geldiniz. Kendinizi izleyin ve nefes alın. Yaşamı (kalbinizde) görün ve nefes verin. Umudun, şükranın, yaratımın sevgisinin ve sadece oluşun o mutlak alevi göğsünüzde, gönlünüzün merkezinde tutuşacaktır. Bir kere gerçekten yandı mı, bir daha asla sönmez.