28.11.03

dolce vita(?)

tatil bitiyo.sakince huzurlu geçirdim tatili.zafer tanrıcam bi saniye bile terketmiyor zihnimi.romantikim.baudelaire'in reenkarnesi olmak ne kadar gurur verici bişeydir?-bu kadar.

glam dağların antigenetik hormonal vadilerinde ergenlik geçiştiren bir bekleme odasıyım.az sonra bebeği doğacak babalara evsahipliği yapıyor bedenim.bu platformsal bozukluklar o kadar sigara izmaritini nereye atacağını karıştırdılar.hemen aklıma çağrıştı.apollo 13'te çişlerini uzaya atıyolardı.-ki hiç de ilgimi çekmiş bi film diildir.
bayhan tek favorim,herşeye rağman marlboro light en güzel sigara,popüler kültürle de aram bu kadar.gazetesini okudumbide bugün milliyetin ekiymiş gayet dolu.
---------
-ve bir söz gelir balyoz olur beynimde patlar.düşüncesiz sözler bana uzak bi taraflara yakın olsunlar..

26.11.03

atilla

atillayı gördüm bugün.ünlü taksim adamı.junk.
"bi sigara versene,....ateş...
-adın neydi senin?
-atilla.
-hatırlıyorum.
-keyifler nasıl?
-iyi senin kadar olmasa da
-hayat standardı için bi yatak bi oda dedi omzuma vurdu (ve o junklara özgü saf,yaradalışa değgin en öz bakışlardan attı,layne'de de olan) ve gitti."

apaçık yüreğim

bir baudelaire yapıtıdır.güzel.
size skik ve kokuşmuş (y.rr.gımın) entel(i) muabbetleri yapıyim mi hemen şuracıkta: aman tanrım yazamıyorum,bitti bütün yaptıklarım bitti,buraya kadarmış; artık beni darağacı mı şık bi altıpatlar mı paklar bilinmez(mnakoyim).
evet entel muabbeti buraya kadar.şimdi reshine'ıma da söylediğim gibi ben gangbang veya orci (ne dersen de) öyle bi aksiyona katılmak istiyorum..
zargana bitti hakan gündaydan ara çıtır bi geçiş kitabı olmuş.
HSBC'yi gördüm fena patlamış hakkaten.
kaffeehaus'daydım limbotost,kafekaramel ve parıltılı dakikalar..

25.11.03

weak and powerless

yalovadaydım.babanem,dedem,annem,babam,halam,eniştem,büyük kız kuzenim,küçük erkek kuzenim (ikisi de büyük aslında),kardeşim ve ben (on kişi etmeliyiz on tabak vardı çünkü) bayramlaştık ve yemek yedik...

cuma gecesinden beri kendimde değilim.sorun olmayan sorun kılıflı düzenler ne kadar çok büyük sorun gibi gözükebilirler ki?varsın gözüksünler hot wing'li kalbimle pırpır uçar olmuşum ben zaten.gerçi dengemi kaybedicekmişim gibi.oyunmuş gibi...

umutluyum.

24.11.03

şeytanla tehlikeli oyun

patladık,
iki gün ardarda,indoor-outdoor ayrımına sahip.
patlatıldık aslında.
birisinde sakallı şeytanlar
diğerinde güzel bir dişi tarafından...
hepsi birikmiş bitakım yoğunluklardı,belliydi
ama akıttılar vücut sıvısından bolca lakrimolojik tatlarda

uyuyan bitkisel prensesim oldu bi tane,ektim onu özenle yetişmesini bekliycem.cıkınca hissedicem onu.beynimi yakıyor...
tatil başladı.şimdilik ev içinde yolunda herşey.çözemiyorum kendimi.kendim kendime sorunsal oluyorum.büyük yenilgiler,büyük tahribatlar tabi bunun doğurusu.
hakan günday'dan tek okumadığım zargana'ydı.ona başladım.genel olarak olmasa da ucundan yansıtılmış paralellikler görüyorum.cuma gecesi çok dalgalıydı.sarsıntıdan midem bulandı.mecaz tabi.4-5 shot tequila(olmeca odamda duruyo),4-5 duble şarap,az bi miktar şampanya ve arada sayısını hatırlamadığım miktarda bira...bulanmadım,ama sağlamdı..
cok dalgalı cok garip bi geceydi.kimbilir kaçıncısı düzenlenen geleneksel tarık doğumgünü ananesinin evi partisi (evet tarık yıl içinde bi kaç kere doğmuştur) bu sene hiç olmadığı kadar garipti.hepimize geçmiş olsun.

19.11.03

tarıklarda bir gece

tarıklardayım.snoopy izliyoruz.büyük bal kabağı.reality bites izliycez yemekten sonra.gece muhtemelen görüşmek üzre..

17.11.03

sweetmonday

evrensel enerji dolmak istiyor içime.ki güçlü olayım.ki mutlu olayım.ki huzurlu.Chi...

vanilyalı absolut içiyorum bi kaç gündür.chi'm oluyo gibi sanki.ki kimsenin öyle bişeyi olamaz bu absolut.çünkü insanlar vanilyalı absolut sevmez.neden bilmiyorum.öğrenicem.ben sevdim.

16.11.03

pazar günleri

mnısktimin pazar günleri, gerçekten nefret ettiğim yegane gündür.hayatın en boktanlaştığı anlar pazar günleri gerçekleşir.iç huzur bırakmaz adamda.asap bozar.don pedro rodrigez'in hegomonyasının devleştiği günlerdir.takvimden sildircem ileride.
o kadar kötü ki nutshell dinliyorum loop halinde..

14.11.03

life's gamble

ruh durumları : bazı şeylerin dert olması insanın abartı kat sayısına kalmış,hani biraz pozitif hormon üretirsen mutlu olabilecekmiş gibi.ama mutluluğa uzun zamandır uzak olmanın getirisi olan cahillik.mutluluk bilmeme.herşeyi az çok bilme, mutluluğu bilememe.bişeyi bilememenin (özellikle de benim için) ezikliği.kaybetmek.

enerji : aural ve psekinetik bağlamda hiç olmadığı kadar hakimim.ama enerjetik işlemiyor beynim.temelde bilgi var mantık var onun üstüne kurulu kahretsin ki.en mantıksız anlarda bile -cok ukala kaçıcak ama başka bişey doldurmuyo- rasyonel ve determinist işliyor beynim.ve beyin kral vücudumda.o yönleriyle.manevi yürek zayıf kalmış.zayıf kalmış içeride oluşmuş zavallı bir hassaslık.o kadar eciş bücüş ki yapmacık sanılır hani uzaktan.haliyle can sıkıntısı.

insanlar : çok karmaşık.peter parker'ın örümcek hisleri bazen sapıtır.adam da tribe girer ya.böle bi kaç kere ardarda, kaotik oluşur o hisler.insanlarla ilgili sezgilerim de kaotikleşebiliyor.aşırı sezgiyi kaldıramayabiliyorum.

sonuç : uzaktalık.yakın hissedememe.psikoza kadar yolu var valla.nedir ki bu ya hiç de serotinin dengemi etkiliycek boklar yemedim.

sonuç 2: kurumuş kayısı.kabızım.

12.11.03

tüneko.iki blogtur brit mevzusundayım.mınako.

re offender

evet artık olgunlaşmış brit yaratılarıyla güzel yerlere gelmişler.çok takdir ettim travis'i, ve bugün beynime bütün büyüsüyle kazıdığı reoffender melodisi içimdeki çocuksu,büyüyememiş dürtülerimi,karakterlerimi uyandırdı.bugün sultanahmete gittik.okulla topkapı gezisi.hep olur her seferinde gelişim ve büyümeyi görürüm.eskiden olgun bi çocuktum.artık ihtiyar bi gencim.niye bu koordonisyon bozukluğu,üretim hatası? bütün sülalem kanser olmuş zaten...
neyse bir o kadar da beni uyandıran olay, sınıfımda bulunan nouvellelerle tanışmamız,kaynaşmamızdı. aslında uzun zamandır konuşma isteği uyandıran yeni kızlarımızla tanıştığıma gerçekten memnun oldum.bir hareket geldi yüreğime,ruhuma.uzun zamandır yeni insan tanımıyomuşum ben.romantik romantik gezdim.küçüklüğümü filan hatırladım.cocukken böyle ergenliğe yeni girerken, karşı cinsle olmadık yerlerde oluşan ufak kesişmeler benim ruhumu oynatması o saf bakışların falan filan.
şimdi tabi saflıktan kayıp vermiş insanlar.yıllar geçmiş.yıllar sonra bana bu ruh halinde eşlik etmiş tarık'ı da cok seviyorum.
ulan alla kaaretmesin romantikliği.
ulan, oğlan demekmiş bu arada...

10.11.03

balık sesi

yağmurlu bir pazartesi günü, soylu ve şemsiyeli brit havası yüklenmişken içime, paçalarımı yıkaya yıkaya, arkama rüzgarın müziğini de alarak bol bol yürüdüm.okul okuldu.bayraklar yarıdaydı,sirenler tahrik ettiler bizi o ciğerleri dikenli elle tutarmışçasına yırtık sesleriyle,çok şıfrıntılar... zaten uzun zamandır hormonal nedenlerden dolayı içimi kaplayan erotik "mood"dan dolayı onların esasında hüzünlü bişey olmaları gerektiğini hatırladım sonra o an.vay dedim.her yıl sadece bir gün olan,ama ısrarla her yıl olan,bu hatırlama ve dertlenme gününün önemini tekrar kavrayıp içimde hissettim.burkulur tabi içim.ama mustafa kemal bir kere öldü.o daha acı. neyse "always have to steal my kisses from you" saol ben.
sonra felsefe toplantısı.bahsetmiş miydim?varoluşun sınırları.evet sınır teması işleniyor bu sene.ana başlık o.dostoyevski yeraltından notlarıyla girdi beynime.hiç böyle girmemişti.güzel girdi.
sonra tekrar yürüyüş bristol sokaklarında...
ve şimdi turkish disco'da cılgın olmasa da oynak bir partilerdeyim.bilin bakalım blog hem p'li ve hem ters yazılırsa noolur?

9.11.03

gri havalar

ağır ağır cıkıcam bu merdivenleri
lotus feet dinlerken şakir hüseyinden
semaya bakmışken ağlayarak

sular elbette sararır yüzüm elbette solar
gri havaları seyretmeliyim ki akşam olmakta
anlamalıyım ağırlığı dolayısıyla

biri melek biri şeytan iki kırlangıç durur dallarda
alevden güller kanar muttasıl hem hazır eğmişler boyunlarını
sular elbet yanar, ama hiç bi zaman benzemez tunc mermere
hiç bir zaman benzemez ruhum aklıma

ama bu bir lisan-ı hafidir demek ki, ruhuma dolmakta
gri havaları seyretmişim akşam olmakta...

6.11.03

since 92

size alican'dan bahsedicem.alican saf,zeki,entellektüel,başarılı,başarısız,hayalgücü zengin bir kova üstüne boğa erkeğidir.son zamanlarda hoş bir adam olma yoluna girmiştir.ama bunların hepsinden öte o, gavurun soulmate tabir ettiği, ruh dostum/ruh ikizim olur.hem de 1992 yılından beri.ötede buluşur ruhlarımız.herkesin üstünde, hiçkimsenin altında.buluşur ve sevişirler.ne altısı; altı yüz altmış altıncı hisse geçmişlerdir bile.dışarısı,herkes,hiçkimse onları anlayamaz.anlam veremez.ama onlar herkesi ve herşeyi algılarlar.ve bu uzaysızlıktaki çılgın partileri bitince hoop geri dönüverirler köhne bedenlerimize.yaşlanmaya otururlar.bazen bi gecede yaşlanırlar.ama dostturlar ruhlarımız.paraleldirler.dostuz biz.
bu baal zebub kişisinin rusyadan küçükken aldığı cccpden kalma yeşil bi şapkanın içinde bir logo,bir figür vardır.alican ve baal zebub bodrumda ellerinde cantaları nereye gidiceklerini bilmezken logoyla bütünleşir ruhları bir anda.beri yandan uzun zamandır dövme sanatına tutkuları vardır.
ve bugün nooldu cccpden kalma şapkanın logosu, artı bir flama, artı bir 92 yazısı, ikimizin de sol iç ayak bileğine yerleşiverdi.sonsuzluğa uzanmak için.

5.11.03

ciko misket

yağmurlu ama keyifli bir gündü.bienale giremedik belki ama kendi bienalimizi yarattık beyinsel bağlamda.istanbul ve vapuru yetiyor zaten bunun için.bir de şimdi tabla üstadi zakir hussain (ya da şakir hüseyin emmi) ve john mclaughlin adlı kişilerin lotus feet adlı hayaller ötesi eserini dinliyorum.astral yolculuklarda ruhum.katman katman yükseliyor.bilinçli astral bu, parmaklarım yazıya geçirebiliyor eşzamanlı.ruhumun kapısı kulaklarımdı zaten.cümleler kuruyor hüseyin amca tablasıyla.istanbul ağzıyla.gitar ve o eşsiz üflemeli çalgının solo psikedelik harikaları silinemez izler bırakıyor.çok yoğun.çok dingin.zarar veriyo sadece kulaklarımın gücü.parmaklarımla da duymalıydım.ya da herşeyle.ve herşeyi duymak isterdim.duyumsamak.olmadı doruk bey başlığa bakınız gidişata bakınız.kesiyorum parmaklarımı burada o zaman.
çiko misket olabilirim.

4.11.03

old love

oldlovejustgoonhome...
basımı ve onu çalmayı çok seviyorum.

2.11.03

paprika

önceki blog maalesef öyle kalmak zorunda zira ne ona geri dönmek isteyecek ne de o şekilde düşünebilen bir ruhahaline sahip değilim.nooldu da böyle oldu?hemen söyleyeyim.artık müzik yapabiliyorum/yapabiliyoruz.
davulda deniz moruk,gitarda kaan moruk, öteki gitarda ve vokalde ali moruk ve basta bendenizden oluşan başlıkta gördüğünüz isme sahip bir grubumuz var artık.ilk stüdyo,ilk prova,ilk şarkı,hey joe.herşey mükemmel.kusursuz.mutluluk verici.çok güzel çok güzel.