22.2.11

çeyrek asır

Evet.

Çeyrek asırdan biraz fazladır bu dünyada nefes alıp nefes veriyorum. Yürek denen organım çeyrek asırdır durmadan atmakta. Ben de bunun keyfini çatmakla garip yaşlanma hissi arasında gidip gelmekteyim. Beyin aynı beyin (19-20-21 yaşlarında geziniyor) ama beden ilk gençliğini de çoktan geçmiş bir yetişkin oldu. Pek kaldıramıyorum bu "yetişkin" olma halini. İşe gidip gelmenin döngüsel sıkıntısı bana hep uzak olmuş meğersem. İçinde buluverdikten sonra kendimi, bir de ileri dönüp baktığımda bunun böylece uzayıp gittiğini hatta yaz tatili ve sömestr gibi boşlukların bile olmadığını görünce içimi derin bir boşluk duygusunun kapladığını söylemek isterim. Benden yaşlı olanlar benim dediklerimi çok iyi anlıyorlardır eminim. Benden genç olanlar da anlayacaklar şüphe yok. Çok az şanslı bir azınlık dışında herkes yaşıyor bunu sanırım. İş meselesini geçtim, bedenin yaşlanması daha yabancı bir his. Dün ofiste bir arkadaş saçımda ak gördü filan...

Son blogumu 2010'un ilk blogu olarak girerken son blogu olacağını düşünmemiştim. Bakalım bu da öyle mi olacak.

1 yorum:

bakalit dedi ki...

insanın tek durduramayacağı şey teknoloji ne olursa olsun zaman olacak..