30.7.08

Enkazın Ortasında Bir Kırlangıç

Geçen hafta perşembe günü Elif aradı.
"Bir kuş var" dedi. "Sanırım kırlangıç.
Sabaha karşı döndüğümüzde yerde uçamazken bulduk. Kediler yemek üzereydi.
Aldık kutuda sakladık. Benim işe gitmem lazım. Veterinere götürür müsün?"
Evet dedim, çıktım gittim. Türkçe bilmeyen Hollandalı misafir Saida'yla bizim pazarın içinden geçerek veteriner amcaya gösterdik. Yavru kırlangıç, kanadı kırık değilmiş. Güçsüz kalmış. Solucanla kıymayla filan besleyin dedi.
Tamam dedik döndük götürdük. Eliflerin sitesinin bahçesinde kutuyu açtım. 1 dakika kadar ellerimi sanat eseri bu yavru kırlangıçın üstüne tuttum. Bişeyler aktı. Sonra kuş kutudan çıktı. Yerde yalpaladı yalpaladı derken uçtu.
Saida çok sevindi.
Ben de sevindim. Hatta son bir kaç aydır en sevindiğim deneyim bu oldu içten içe...

2003'ten beri açık bu blog yanılmıyorsam. Bakarsanız 2005-2008 arası müthiş yükselişimi, parlayışımı görebilirsiniz. Moral olarak, psikoloji olarak süperdim. Dopdoluydum. Etrafımı da yükseltiyordum.
2008'den beri öyle bir düşüş var ki anlatamam.
Kendimi yapayalnız ve duygusal açıdan tamamen enkaza dönüşmüş gibi hissediyorum.
Güçsüzlük, çaresizlik, yorgunluk, sıkkınlık hisleri de cabası...
Ancak sinirlenince güçlenebiliyorum. Ama sinir hastası olmak istemiyorum.
Tatile ihtiyacım var. Vaktim yok.
İşte böyle.

Hepsinin üzerine can güvenliğim de yokmuş gibi geliyor son bombalardan sonra. Şanslıysam ölürüm öyle bir durumda. Şanssızsam kol bacak kopar, sağır olurum, kör olurum vesaire.
Orospu cocukları, bak gene sinirlendim. Amacınıza ulaşıyosunuz di mi götler?

Hiç yorum yok: