23.12.03

21.12.03

bronx+uludağ

dün gece tecavüze uğruyodum az kalsın..şeker hatundu gerçi..
uludağa gidilecek büyük büyük bi ekiple,tavana vuracak uludağ hiç yapmadığı kadar iş yapacak.
kaynıyo içim o yüzden.

cuma gününe dair bi yansıma:

pale angel go away come again some other day
devil has my ear today i'll never hear a word you say

15.12.03

o garip şeyin zaman problemi var gibi gözüküyo, yok tam tamına o zamanlamayla yaşadım.aktı metronomlar arasında ruhum,kara fırtınaydı belki işte.

kombo blog(3)

1-
re-dalga uludağdan sonra.yeniden yapılanış.köklü takım.sevgi ilk tema.bariz geri dönüş.(bkz: dalga dergisi)
2-
ikincisi demin içeri girerken beklenmedik bi şekilde oluşan lirik beyin fırtınası(lirıkıl breyn stormin) vakası.ardıardına kendi gelişti kişiliğimden,egomdan ayrı vaziyette.olay şu

ben pazartesi sendromlu bir günü, bir kabus sınav
ve bir kabus sınav sonucu ile bitirebileceğimi düşünürken
yorgun argın eve döndüğümde.kapıyı açtığım süre içerisinde
(anahtar çıkarma esnası da dahil); takvim yaprakları fırtınaymışçasına
uçuşmuş, ben kafam ve ruhum şimendifer olmuş vaziyette
içeri girip lafa salata doğrayacakken
kara fırtına gelmiş 23 ocakta durmuş
-kapı kilitli demekki kimse yok
yorgun argın bir durağa ulaştığımı sanırken bir anda
patlamış mumlar ve sesler antreye gelmişler
AİLE iyiki doğdun falan diyorlar.

yaklaşık böyle bişeydi.tam hatırlamıyorum bir anda oluştuğu için hafızamın karanlık dehlizlerine doğru atamamışım yakalayıp,sonradan kurgulanmış oldu sentakslar.yani çok da büyük kayıp yok.neyse

iki saattir lafı bu kadar uzatıyorum çünkü üçüncü blogu hatırlamaya çalışıyorum.flaş çakıyo dehlizde karanlık karanlık.hatırla diyo üç tane blog dedin yazıcaksın ulan diyo.neyse şöyle olsun;

3- uzun zamandır görüşemiyoduk nasılsınız?evet eheh ben de iyiyim.
olmadı.zorlamanın bi nedeni yok.

ps: 18 and life dinledim ondan yeniden kurgulanış öyle oldu.bi de o unutturduüçüncüyümınakoyim.

3.12.03

ignore the smoke

a perfect circle isimli kendine munhasır,ruha zarar,fenalık maynardjameskeenan ve kankagillerinin (en son bas gitarda twiggy ramirezle beraber) son albümü, bilmem daha önce bahsettim mi, yarmış,kopmuş,bitirmiş.boş yok albümde.adı thirteenth step.blue diye bi şarkı var içinde.o şarkının da içinde ignore the smoke diye bir satır var.maynard söylüyo ruhuma bunu.daha doğrusu söyledi.ben de yaptım.evet bu kadar.artık bitti.dobra dobra cekinmeden söylüyorum hardkor üflemek sona erdi.ne öyle hergün hergün.soru işaretlerine rağmen;

why can't we not be sober? i just want to start this over. why can't we drink forever. i just want to start things over. i am just a worthless liar. i am just an imbecile. i will only complicate you. trust in me and fall as well

maynarda başlarkenki satırlar..

artık ergenliğimin tadını çıkarma,biraz vücut yapma,biraz sağlık kazanma zamanı.yaşasın aptal çoğunluk...

1.12.03

s indirim

sistemim 2002 yazında geçirdiğim dizanteriden beri düzelmedi.evet büyük bir itiraf.oynak,hassas dengeleri var.dengeyi kaybedersen ya yumoş çukura ya da kayalara düşüyosun.ne götten işemek güzel ne de anüs kaslarını zorlarken vücuddan dışarı bok dışında bütün kafa,şakak damarlarını ve kalınbağırsak parçalarını(hemoroid,basur) çıkarmak... kabız da en az ishal kadar iğreti bir kelime.
bugün bu bozukluk yıllar sonra ilkokuldan beri ilk defa sınıfta dertsiz(!) başıma dert açıyodu.yani insanüstü bir baskı sergilemesem büzüğe, paçalara dolduruyodum az kalsın.ama öyle mi oldu?hayır.gittim seri adımlarla tuvalete dersten cıkıp,paşa paşa sıctım.ee artık koca adam olduk.
bok muhabettinden sonra geliceğim yer şudur: çıkıştı alttaki kapıdan cıktım üstteki kapının orada, en ufak olumlu hareketinde ayakları yerden kesicek bir ilişkiye başlayabileceğim bir kız duruyodu.selamlaştık.sanki yanağımı uzatmak istedim.normalde öpüşücek kadar samimi diiliz.ama o da yanağını ilerletir gibi oldu ki cok soğuk ve uzaklaştırıcı durur.güzel bi enstantaneydi.devamını merakla bekliyoruz.
evet demekki bugünün ana fikri LOVE HATE imiş.

28.11.03

dolce vita(?)

tatil bitiyo.sakince huzurlu geçirdim tatili.zafer tanrıcam bi saniye bile terketmiyor zihnimi.romantikim.baudelaire'in reenkarnesi olmak ne kadar gurur verici bişeydir?-bu kadar.

glam dağların antigenetik hormonal vadilerinde ergenlik geçiştiren bir bekleme odasıyım.az sonra bebeği doğacak babalara evsahipliği yapıyor bedenim.bu platformsal bozukluklar o kadar sigara izmaritini nereye atacağını karıştırdılar.hemen aklıma çağrıştı.apollo 13'te çişlerini uzaya atıyolardı.-ki hiç de ilgimi çekmiş bi film diildir.
bayhan tek favorim,herşeye rağman marlboro light en güzel sigara,popüler kültürle de aram bu kadar.gazetesini okudumbide bugün milliyetin ekiymiş gayet dolu.
---------
-ve bir söz gelir balyoz olur beynimde patlar.düşüncesiz sözler bana uzak bi taraflara yakın olsunlar..

26.11.03

atilla

atillayı gördüm bugün.ünlü taksim adamı.junk.
"bi sigara versene,....ateş...
-adın neydi senin?
-atilla.
-hatırlıyorum.
-keyifler nasıl?
-iyi senin kadar olmasa da
-hayat standardı için bi yatak bi oda dedi omzuma vurdu (ve o junklara özgü saf,yaradalışa değgin en öz bakışlardan attı,layne'de de olan) ve gitti."

apaçık yüreğim

bir baudelaire yapıtıdır.güzel.
size skik ve kokuşmuş (y.rr.gımın) entel(i) muabbetleri yapıyim mi hemen şuracıkta: aman tanrım yazamıyorum,bitti bütün yaptıklarım bitti,buraya kadarmış; artık beni darağacı mı şık bi altıpatlar mı paklar bilinmez(mnakoyim).
evet entel muabbeti buraya kadar.şimdi reshine'ıma da söylediğim gibi ben gangbang veya orci (ne dersen de) öyle bi aksiyona katılmak istiyorum..
zargana bitti hakan gündaydan ara çıtır bi geçiş kitabı olmuş.
HSBC'yi gördüm fena patlamış hakkaten.
kaffeehaus'daydım limbotost,kafekaramel ve parıltılı dakikalar..

25.11.03

weak and powerless

yalovadaydım.babanem,dedem,annem,babam,halam,eniştem,büyük kız kuzenim,küçük erkek kuzenim (ikisi de büyük aslında),kardeşim ve ben (on kişi etmeliyiz on tabak vardı çünkü) bayramlaştık ve yemek yedik...

cuma gecesinden beri kendimde değilim.sorun olmayan sorun kılıflı düzenler ne kadar çok büyük sorun gibi gözükebilirler ki?varsın gözüksünler hot wing'li kalbimle pırpır uçar olmuşum ben zaten.gerçi dengemi kaybedicekmişim gibi.oyunmuş gibi...

umutluyum.

24.11.03

şeytanla tehlikeli oyun

patladık,
iki gün ardarda,indoor-outdoor ayrımına sahip.
patlatıldık aslında.
birisinde sakallı şeytanlar
diğerinde güzel bir dişi tarafından...
hepsi birikmiş bitakım yoğunluklardı,belliydi
ama akıttılar vücut sıvısından bolca lakrimolojik tatlarda

uyuyan bitkisel prensesim oldu bi tane,ektim onu özenle yetişmesini bekliycem.cıkınca hissedicem onu.beynimi yakıyor...
tatil başladı.şimdilik ev içinde yolunda herşey.çözemiyorum kendimi.kendim kendime sorunsal oluyorum.büyük yenilgiler,büyük tahribatlar tabi bunun doğurusu.
hakan günday'dan tek okumadığım zargana'ydı.ona başladım.genel olarak olmasa da ucundan yansıtılmış paralellikler görüyorum.cuma gecesi çok dalgalıydı.sarsıntıdan midem bulandı.mecaz tabi.4-5 shot tequila(olmeca odamda duruyo),4-5 duble şarap,az bi miktar şampanya ve arada sayısını hatırlamadığım miktarda bira...bulanmadım,ama sağlamdı..
cok dalgalı cok garip bi geceydi.kimbilir kaçıncısı düzenlenen geleneksel tarık doğumgünü ananesinin evi partisi (evet tarık yıl içinde bi kaç kere doğmuştur) bu sene hiç olmadığı kadar garipti.hepimize geçmiş olsun.

19.11.03

tarıklarda bir gece

tarıklardayım.snoopy izliyoruz.büyük bal kabağı.reality bites izliycez yemekten sonra.gece muhtemelen görüşmek üzre..

17.11.03

sweetmonday

evrensel enerji dolmak istiyor içime.ki güçlü olayım.ki mutlu olayım.ki huzurlu.Chi...

vanilyalı absolut içiyorum bi kaç gündür.chi'm oluyo gibi sanki.ki kimsenin öyle bişeyi olamaz bu absolut.çünkü insanlar vanilyalı absolut sevmez.neden bilmiyorum.öğrenicem.ben sevdim.

16.11.03

pazar günleri

mnısktimin pazar günleri, gerçekten nefret ettiğim yegane gündür.hayatın en boktanlaştığı anlar pazar günleri gerçekleşir.iç huzur bırakmaz adamda.asap bozar.don pedro rodrigez'in hegomonyasının devleştiği günlerdir.takvimden sildircem ileride.
o kadar kötü ki nutshell dinliyorum loop halinde..

14.11.03

life's gamble

ruh durumları : bazı şeylerin dert olması insanın abartı kat sayısına kalmış,hani biraz pozitif hormon üretirsen mutlu olabilecekmiş gibi.ama mutluluğa uzun zamandır uzak olmanın getirisi olan cahillik.mutluluk bilmeme.herşeyi az çok bilme, mutluluğu bilememe.bişeyi bilememenin (özellikle de benim için) ezikliği.kaybetmek.

enerji : aural ve psekinetik bağlamda hiç olmadığı kadar hakimim.ama enerjetik işlemiyor beynim.temelde bilgi var mantık var onun üstüne kurulu kahretsin ki.en mantıksız anlarda bile -cok ukala kaçıcak ama başka bişey doldurmuyo- rasyonel ve determinist işliyor beynim.ve beyin kral vücudumda.o yönleriyle.manevi yürek zayıf kalmış.zayıf kalmış içeride oluşmuş zavallı bir hassaslık.o kadar eciş bücüş ki yapmacık sanılır hani uzaktan.haliyle can sıkıntısı.

insanlar : çok karmaşık.peter parker'ın örümcek hisleri bazen sapıtır.adam da tribe girer ya.böle bi kaç kere ardarda, kaotik oluşur o hisler.insanlarla ilgili sezgilerim de kaotikleşebiliyor.aşırı sezgiyi kaldıramayabiliyorum.

sonuç : uzaktalık.yakın hissedememe.psikoza kadar yolu var valla.nedir ki bu ya hiç de serotinin dengemi etkiliycek boklar yemedim.

sonuç 2: kurumuş kayısı.kabızım.

12.11.03

tüneko.iki blogtur brit mevzusundayım.mınako.

re offender

evet artık olgunlaşmış brit yaratılarıyla güzel yerlere gelmişler.çok takdir ettim travis'i, ve bugün beynime bütün büyüsüyle kazıdığı reoffender melodisi içimdeki çocuksu,büyüyememiş dürtülerimi,karakterlerimi uyandırdı.bugün sultanahmete gittik.okulla topkapı gezisi.hep olur her seferinde gelişim ve büyümeyi görürüm.eskiden olgun bi çocuktum.artık ihtiyar bi gencim.niye bu koordonisyon bozukluğu,üretim hatası? bütün sülalem kanser olmuş zaten...
neyse bir o kadar da beni uyandıran olay, sınıfımda bulunan nouvellelerle tanışmamız,kaynaşmamızdı. aslında uzun zamandır konuşma isteği uyandıran yeni kızlarımızla tanıştığıma gerçekten memnun oldum.bir hareket geldi yüreğime,ruhuma.uzun zamandır yeni insan tanımıyomuşum ben.romantik romantik gezdim.küçüklüğümü filan hatırladım.cocukken böyle ergenliğe yeni girerken, karşı cinsle olmadık yerlerde oluşan ufak kesişmeler benim ruhumu oynatması o saf bakışların falan filan.
şimdi tabi saflıktan kayıp vermiş insanlar.yıllar geçmiş.yıllar sonra bana bu ruh halinde eşlik etmiş tarık'ı da cok seviyorum.
ulan alla kaaretmesin romantikliği.
ulan, oğlan demekmiş bu arada...

10.11.03

balık sesi

yağmurlu bir pazartesi günü, soylu ve şemsiyeli brit havası yüklenmişken içime, paçalarımı yıkaya yıkaya, arkama rüzgarın müziğini de alarak bol bol yürüdüm.okul okuldu.bayraklar yarıdaydı,sirenler tahrik ettiler bizi o ciğerleri dikenli elle tutarmışçasına yırtık sesleriyle,çok şıfrıntılar... zaten uzun zamandır hormonal nedenlerden dolayı içimi kaplayan erotik "mood"dan dolayı onların esasında hüzünlü bişey olmaları gerektiğini hatırladım sonra o an.vay dedim.her yıl sadece bir gün olan,ama ısrarla her yıl olan,bu hatırlama ve dertlenme gününün önemini tekrar kavrayıp içimde hissettim.burkulur tabi içim.ama mustafa kemal bir kere öldü.o daha acı. neyse "always have to steal my kisses from you" saol ben.
sonra felsefe toplantısı.bahsetmiş miydim?varoluşun sınırları.evet sınır teması işleniyor bu sene.ana başlık o.dostoyevski yeraltından notlarıyla girdi beynime.hiç böyle girmemişti.güzel girdi.
sonra tekrar yürüyüş bristol sokaklarında...
ve şimdi turkish disco'da cılgın olmasa da oynak bir partilerdeyim.bilin bakalım blog hem p'li ve hem ters yazılırsa noolur?

9.11.03

gri havalar

ağır ağır cıkıcam bu merdivenleri
lotus feet dinlerken şakir hüseyinden
semaya bakmışken ağlayarak

sular elbette sararır yüzüm elbette solar
gri havaları seyretmeliyim ki akşam olmakta
anlamalıyım ağırlığı dolayısıyla

biri melek biri şeytan iki kırlangıç durur dallarda
alevden güller kanar muttasıl hem hazır eğmişler boyunlarını
sular elbet yanar, ama hiç bi zaman benzemez tunc mermere
hiç bir zaman benzemez ruhum aklıma

ama bu bir lisan-ı hafidir demek ki, ruhuma dolmakta
gri havaları seyretmişim akşam olmakta...

6.11.03

since 92

size alican'dan bahsedicem.alican saf,zeki,entellektüel,başarılı,başarısız,hayalgücü zengin bir kova üstüne boğa erkeğidir.son zamanlarda hoş bir adam olma yoluna girmiştir.ama bunların hepsinden öte o, gavurun soulmate tabir ettiği, ruh dostum/ruh ikizim olur.hem de 1992 yılından beri.ötede buluşur ruhlarımız.herkesin üstünde, hiçkimsenin altında.buluşur ve sevişirler.ne altısı; altı yüz altmış altıncı hisse geçmişlerdir bile.dışarısı,herkes,hiçkimse onları anlayamaz.anlam veremez.ama onlar herkesi ve herşeyi algılarlar.ve bu uzaysızlıktaki çılgın partileri bitince hoop geri dönüverirler köhne bedenlerimize.yaşlanmaya otururlar.bazen bi gecede yaşlanırlar.ama dostturlar ruhlarımız.paraleldirler.dostuz biz.
bu baal zebub kişisinin rusyadan küçükken aldığı cccpden kalma yeşil bi şapkanın içinde bir logo,bir figür vardır.alican ve baal zebub bodrumda ellerinde cantaları nereye gidiceklerini bilmezken logoyla bütünleşir ruhları bir anda.beri yandan uzun zamandır dövme sanatına tutkuları vardır.
ve bugün nooldu cccpden kalma şapkanın logosu, artı bir flama, artı bir 92 yazısı, ikimizin de sol iç ayak bileğine yerleşiverdi.sonsuzluğa uzanmak için.

5.11.03

ciko misket

yağmurlu ama keyifli bir gündü.bienale giremedik belki ama kendi bienalimizi yarattık beyinsel bağlamda.istanbul ve vapuru yetiyor zaten bunun için.bir de şimdi tabla üstadi zakir hussain (ya da şakir hüseyin emmi) ve john mclaughlin adlı kişilerin lotus feet adlı hayaller ötesi eserini dinliyorum.astral yolculuklarda ruhum.katman katman yükseliyor.bilinçli astral bu, parmaklarım yazıya geçirebiliyor eşzamanlı.ruhumun kapısı kulaklarımdı zaten.cümleler kuruyor hüseyin amca tablasıyla.istanbul ağzıyla.gitar ve o eşsiz üflemeli çalgının solo psikedelik harikaları silinemez izler bırakıyor.çok yoğun.çok dingin.zarar veriyo sadece kulaklarımın gücü.parmaklarımla da duymalıydım.ya da herşeyle.ve herşeyi duymak isterdim.duyumsamak.olmadı doruk bey başlığa bakınız gidişata bakınız.kesiyorum parmaklarımı burada o zaman.
çiko misket olabilirim.

4.11.03

old love

oldlovejustgoonhome...
basımı ve onu çalmayı çok seviyorum.

2.11.03

paprika

önceki blog maalesef öyle kalmak zorunda zira ne ona geri dönmek isteyecek ne de o şekilde düşünebilen bir ruhahaline sahip değilim.nooldu da böyle oldu?hemen söyleyeyim.artık müzik yapabiliyorum/yapabiliyoruz.
davulda deniz moruk,gitarda kaan moruk, öteki gitarda ve vokalde ali moruk ve basta bendenizden oluşan başlıkta gördüğünüz isme sahip bir grubumuz var artık.ilk stüdyo,ilk prova,ilk şarkı,hey joe.herşey mükemmel.kusursuz.mutluluk verici.çok güzel çok güzel.

31.10.03

X

bu insanların nesi var?sktimin klişeleşmiş başlangıçları.bayağılaşmamış kelime ve/veya kelime grubu yok mudur bu diyarlarda?neyse gerçekten bu insanların bişeyi var.herkes garip.herkes acaip.herkes aşırı normal.sanki gökdeleninin 40. katındaki mükemmel finansal başarılar yakalamış şirketine,ofisine gidiyomuş gibi geliyolar okula.okul burası.kendinize geliniz.ayrıca ne 40. katta ne de 40. yaştayız.
kabardı,büyüdü,gelişti,sınırları zorladı ve patladı.ardından gelen kuşak ise biz olduk.gerçekten neyiz biz?teenage dergileri generation x derken yanılmıyo aslında.sağ mı,sol mu?müzik mi sanat mı bizi yönlendiren?
ahadevam ederim bi ara..gitmemlazım

30.10.03

nostalji

pırıl pırıl ve berrak; bana en içten orta üç yıllık yazılarımdan birini yazmış,çok az sayıdaki nedensiz sevdiğim insanlardan biri ve varlığı zaman zaman yedi yıl önce yabancı bi okulda aynı sınıftaki hallerimizi hatırlatıp beni hüzne boğan bir dosttur ali.tunalı mı diyeyim şimdi determinist olmak için?-başkalarına çok da bişey ifade etmeyen blog yazma yolunda emin adımlar ve ilerleme,skimde mi.evet ali bir tek yedi yıl öncesi hazırlık 1 a sınıfını değil, komple yedi yılı flashbacksel seriler halinde hatırlatmıştır bana bu gece.*mp3girsin->aic-rooster*.gözlerime siyah saclı minyon mümkünse renkli gözlü hatta acık mavi gözlü ufak ufak lacrima'lar hücum etmiştir.olsundur etsindir.onların yeri başımın üstüdür.nitekim tokat gibi de suratıma çarpmıştır liseye olan soğukluğum.çünkü ben en güzel yıllarımı modada küçük bir quartier'ye gömdüm arkadaşlar.beş yıl harcadım en güzele ulaşıcağımı sanmak için.ortaokul.hem kocaman hem de küçücüktük.teizme kaçan bir bağnazlıkla boşvermişlik ve ahiret inancı mı başladı peki şu sıralar?keşke başlasa.ahiret inancı da yok.kıymalık et gibi etiketli vasıfsız kolgücü olarak varım bu dünyada ben.sadece küçücüğüm.you know he ain't gonna diee.n0o0o n0o0 huuuuuu

az sayıda ama kimsenin aklının alamayacağı derecede kocaman (énorme) dostlarım var.onlar bana yeter.
şimdi öteki konu aklım!hadi hemen.*mp3girdi->stp-sour girl*

28.10.03

hey co

varolmak veya varolamamak, varolmanın sınırları, varolmanın nedenleri, varolmanın nedensizliği...kalbim kaldıramıyo tüm bunları.sonuçta nooluyo?isteksizleşiyorum bütün maddiyata karşı, tembelleşiyorum.kötü sıfatlar ellerine geçiriyolar beni.insanlar nefret etmeye başlıyo benden.ben ise hiçbişey hissetmiyorum zaten onlara karşı.-somurtmak gülmekten daha fazla yüz kas gücü gerektirirmiş.yoruyo yanaklarımı tüm bunlar.bazı kişiler bu halime üzülüyor.farklı farklı tepkiler geliyo.kimisi sinirlenirken ötekisi ışığını paylaşıyo.hiç bişey işe yaramıyo.
neşe kaybı söz konusu bloglarımda farkettiğiniz üzre.kimse sizi zorlamıyo okuyun diye.kimse yok zaten.bitekmüzikvar.

25.10.03

just don't know what to do...

...with myself.uzun zamandır yazıcak bişeyim yoktu; piçi de anlatmaktan vazgeçtim.insanın bi haftası bu kadar kötü geçmemeli.sınav haftası bitti belki ama tedavisi imkansız tahribatlara neden oldu beyinde.aşık oldum bu hafta.reddedildim bu hafta.bütün haftayı cumaya yükledim dağıtıcam diye.dağıttım da.ama yanlış yerde.bi partiye gittim.ev partisi.leblebili.aslında cuma gününe çok şey yüklememiş olsam,çok daha fazla memnun ayrılırdım oradan.çünkü yeni tip insan görmek,incelemek hiç bi zaman kötü gelmedi bana.nitekim nal gibi otururken bi milyar,onlara göre pause iken bendeniz gene biton sosyolojik gözlem yaptım beynimde kendimle.kızların hepsi birbirinden hoş ve tatlıyken neden öyle erkekler vardı bir fikrim yok.ev sahibemiz gizeme çok teşekkür edip burada kesiyorum bunu.
parti öncesi başka bir partiye, bi doğumgünü partisine gittik günle.alkolle kavurduk kendimizi.keremcanın nacizane sevgilisi nazlıyı da kutlarım buradan.ama artık eğlenemiyorum ben sanki.ya da doyumsuzlaştım.daha fazla eğlence..
aşık olduğum kız benden nefret etti sanıyorum hafta içinde kaçtı hep beni görünce.ne yaptım ki ben ona.aşık olmak korkunç mu?ama ayağını denk alsın kova burcuyum ben.uzun sürmez aşklarım.salak kız.uzatmak elindeydi halbuki.just dont know...

20.10.03

piç çok güzel bitti eve gidince anlatıcam

18.10.03

sıkılanzi..

hem de çok sıkılanzi.hatta şu sınavları zipleyip iki haftaya sığdırıp afiyet olsun nidalarıyla önüme koyduran zihniyetin annesine kötü şeyler yapmak isteyenzi.hakan günday'ın zarganasını okumadan piç'ine başladım.tanışmak istiyorum o herifle.dün de çılgın gönülçelen muhteşem bestseller harikulade reklamcı tuna kiremitçi'nin git kendini çok sevdirmeden adlı yapıtını başlayıp bitirdim.edebiyat dersi özel isteği.güzel kurgulanmış hakikaten.dili de güzel ama o arda denen hatun kılıklıları hiç sevemedim.denyo oluyolar çoğunlukla zaten.ama bu reklamcıların hepsinde fréderic beigbeder tandansı yakalıyorum nedense.neyseskerler.hakan günday paşa döktürmüş gene yahu.memembatikonluyorummuntazaman.rolling stone olduk gene bu aralar.ama mutluyum.niye?eski kitap kurdu hızıma tekrar kavuştum.maaşallah.

16.10.03

dışavurum

dışavurumun sınırları oldukça esnektir.görecelilik gibi bir kavramın tek olduğu evrende aslında herkes kendi dışavurum sınırlarını çizer/çizmelidir.bu dışavurum sembolizmle, yani alegoriyle,metaforlarla,ya da sadece yüklenmiş düşünsel anlamlarla beraber pek tabii yürüyebilir.sanıyorumki en güzel dışavurum müziktir.kalbi delinmiş birisi olarak bana da dışavurmak düştü bu sıralar.evet sol memem delik artık.

15.10.03

analitik

çalışıcam az sonra.sınavı var.bugün bütün gün uyudum.acaip canlı rüyalar gördüm.yalta'da (sivastopol-kırımda bi yerleşim yeri,yaşamış idim orada küçükken) idik.ama tüm okul neredeyse.bizim bi ev vardı.ama yoktu.ontondu kafam rüya boyunca."hepimiz hooker with a penis'iz abi". neyse rüya güzeldi sikim taşşaama denkti.bişiyler diycektim unuttum.

14.10.03

rakımgeldiacilenrakıiçmemlazımcoközledim

uykusuzluk

yaptığı işlerden en güzeli en postmodernidir Bahadır Baruter'in.Ama pek çoğumuzun yakından tanıdığı şekliyle insomnia adama hayatı dar eder.tamamiyle pilimin bittiği gözlerimin açılamadığı mortingen durumlar hariç her zaman yatakta en az 14 kez sağ böğürüstü,sol böğürüstü,sırtüstü ve yüzükoyun ya da dizler karna cekili,dizler serbest gibi kombinasyonlarla en rahat en huzurlu konuma kavuşmak için dönüp dolaşıyorum.bir süre sonra ev içi giydiğim eşofman dönüyor önü sağıma geliyor üstünde bariz bir yorgan tacizi söz konusu.en sonunda yastığı kaldırıyorum kafamı koyuyorum soğuk yatak zeminine.ve ancak öle uyuyabiliyorum.beyin durmuyo ki.
ama dün gece hiç uyuyamadım.bi ara 4:35 civarı zangır zangır titremeye başladım ki hah dedim al işte gidiyoruz.elektrik boşalımı gibi bişeydi.rockncoketa gece cadırda da olmuştu; tek başıma terkedilmişim,sabaha yaklaşıyoruz.nal gibi kafam.acilen uyuyup uyanıp portakal suyu filan içmem yani resetlenmem lazım.olmadı bilader.uyuyamadım.yalnızım da halbuki sarılacak biri olsaydı sıcak sıcak.ha mat da yok toprak üstündeyim kafamı koyucak bişi yok uyku tulumu yok.cadır var o da nihanın.nihan terkedip gitmiş festivali.neyse ya buruk bi geceydi o gece de dün gece de.
bugün sınav olduk.fransızca.18.yy aydınlanma.Locke,Montesqieu,Voltaire,Diderot filan kankalar bizim.zordu pek tabi.
Uyunmadığı takdirde al pacino beyden de hatırlıyacağımız gibi halüsinasyonlar (kısaca halüs) filan başlıyor.Alterno söylemlere benzedi.(kanka tantum kullancan böle mertriks tribi var).ama alterno söylem diil.ciddi seslerde filan algı değşikliği oluyo.eh biraz ilerde yaşamak diyebiliriz buna.ayh gereksiz gevezelik yaptım.

13.10.03

lacuna

neden?neden herşey bir anda kötüye dönüyor?nasıl bir güç,nasıl bir kötü enerjidir bu?bilmiyorum daha önce burada bahsettim mi ama uzun bir süredir aklımda olan bir teori var.dementor teorisi.harry potter adlı nacizane kapital kitapta bahsedildiği üzere dementor (veyahut ruh emici) adlı kukuletalı suratsız yaratıklar insanların/büyücülerin yakınına geldiklerinde o kişilerde bir iç soğuması,bir pozitif enerji emilimi,mutluluk bitmesi akabinde bayılma söz konusu.ayılınca da koca bi kelle cukulata yedirilmekte ki serotonin,endorfin,dopamin.aha işte benim teorime göreyse bu yaratıklar gerçekten var.içimizde.hem de birisi var ki onun içinde sürekli var.ve yaklaşık bi beş dakika önce emildim,bittim.tüketti(ler) beni.

-lakrima lakrima nooldu bana niye tuzlu ve ıslaksın?niye damağımı acıtıyosun?

...ve kahve sigara melankolizmi ve hoşgeldin kış

okul blogu

okuldayım.enformatik.alican var yanımda.dolaylı katkısı oluyor yazıma.alican candır.canandır.aile kurucaz.dorbaş ailesi.uyuşturucu işi yapıp adam öldürücez.mafiayız biz.italyan tandanslı türk işi.beynim hızlı işliyor bu dakikalar.networkte bağlı olduğum bütün bilgisayarlara (dosa girdik c me konuşuyoruz eh bildiğimiz şeyler tabi çok kasmıyoruz.) selam ediyorum.uzaklardan bakan kaamosa selam ediyorum.onu cok seviyorum.gülnaz geldi telefon zinciri bıraktı.saygıdeğer müdür yardımcımız.başbaş.

10.10.03

..üç tane libra yedim geçen gün..

yağmur yağdı.gri oldu gözlerim.ağladılar.su çıkmadı.hata yaptık.daha önce de yapmıştık.umarsız.sorumsuzum.hep öyle dendi.süleyman demirel benzetmesi bile yapıldı rahatlığımdan ötürü.bilmediler ki fırtınaları içerideki.herkesin fırtınası kendine zaten.varlık ve getirileri ikisinin götürülerinden az diye endişeler duyumsamaktayım bu günlerde.donanımımı kaybettim.yittim.gittim.kayboldum.bu kadar farketmemiştim sert olduğunu.sertim.olmamalıyım.sadece bir gün istiyorum.bir gün.olsun bitsin ne olacaksa.lakrimolojik patlamalar iyi hissettirmiyor.eşlik etmekten başka hiç bi işe yaramıyor.küçük su damlaları görüyorum.ağzımdan çıkan buharı.duman gibi.çocukluğumun eşsiz hayat-içi-teatralitesini hatırlıyorum.iki parmak sigara tutarmış gibi ağıza gider.nefes çekilir dünyanın havasından.üflenir sonra.doğrusu hohlanır.hoh hareketi üf hareketinden daha çok duman-benzeri-buhar yapar çünkü..varlık sahipsiz kalmamalı.düşünemiyorum artık.sadece çatışıyorum.can çekişiyorum.çıkış yolu kalmamış.soktuğumun varlığı.siktiğiminyazısı.al işte küfür etmekten öteye gidilemiyor.daha önce hiç bilmediğim insan tipleri tanımak istiyorum.belki paralelim çıkar.ayna değil paralel.sadece bir gün boyunca aşık kalabilirim ona böylece...o halde sözlerimi mükemmel grup foo fighters'tan "hoş" ve "güzel" klipli the one adlı şarkının nakaratıyla bitiriyorum:vazgeçtim bitirmiyorum.bitmez ki.

6.10.03

ilkokul buluşma günü olarak 6 ekim (entrysi)

her 6 ekim gibi bugün de nurettin teksan ilköğretim okulu 5-b sınıfı 96-97 mezunlarının buluşma günüydü.ilk başladığında sınıf 108 kişiydi. en son 66 kişi kalmış idik. bu bile o enerjinin ve bağın büyüklüğünü gösteriyor aslında.çünkü bizim ilkokul sınıfımız özeldi.seçmece insanlar vardı.yani kafası çalışan adam.ha bugün 11 kişiydik toputopu. ruhunu kaybetmiş herkes.ruhsuzluk çağımızın en büyük sorunu. tınnn diye ses veriyo ruhsuz insan. geçen sene 30 kişiydik mesela ama yüksel gemici gelmemişti.hocamız.öğretmenimiz.özel insan.yakışıklı insan.az buçuk yaşlanmış.sözlükten kaamos zamanı sevdiklerinin üzerinden seyretmek gibi bi deyim kullandı.gerçekten bok gibi hissettiriyor.yaşlanmışım gibi.sonuç olarak fenerbahçe romantikayı inletemedik bu sene.ama ben kolumda çocuğumla bile gitmeyi planlıyorum ileride.kimse olmasın.aha bak burda herkes vardı diyebileyim lakin ajana.cocuk isteğim depreşti.
yarın okul var, ders(e) (ç)alışmak lazım )ç(alışmıyorum,(ç)alışmıyorum,)ç(alışmıyorum,(ç)alışmıyorum,(çal)...

5.10.03

zirvelere çıkmak

uzun zaman oldu blogger.hiçlik adına naaptın son günlerde dersen ben de derim ki semi gigantik sonbahar geldi zirvesine gittim.201 kişi ve potansiyel ford hikayeleriyle eğlenceli geçen bir zirveydi.cuma boktan bi gündü.bi sürü boktan olay oldu.ama cumartesi gecesi önce duygularla takılmam (viski vesaire..) ardından zirve sosyallikte doruklara cıkardı beni gerçekten..esenkalın.

30.9.03

yarım saattir post ediyodu da o yüzden 20:08 falan saat bi altta.dallamabu blogspot ya

call me on the line

bir klasikleşmiş,kapalı istanbul gününü daha yorgun lombak gözlerle bitirdik arkadaşlar.lan bu blog'u postlarken saat kaçtı denyo diye pektabii sorabilirsiniz.evet saat 20:08 ama gün bitmese bile ben bittim arkadaşlar.tam şu sıralar (ve günün genelinde zaman zaman) belim ağrıyo, bu demektir ki ben bittim, evet.ha konuşulacaklar bu kadar mı?elbette hayır yarın büyük gün mesela; kraliçeme hizmete gidiyorum.sınırsız hizmet.ona psikolojikman hazırlanmam lazım.
ayrıca anneme odama istediğim ruhu iyi yansıtabilmişim ki bana şahane bi ufak halı bi de şahane bi nevresim takımı almış. açtım turuncu koshi lamp'i mi koydum başta sert bişiler. ı ıh olur da yani ben olmam.sonra eskileri analım ve odama bi hoşgeldim hesabı portishead selftitled çaktım incesinden.evet ben de merak ediyorum nereden kalktı geldi de yerleşti bugün ağzıma bu boktan ağız.ağzımı skiyim.bak gene ahahah . (klavyenin -h,-a,-e,-u harflerinde rastgele dolaşmak gülmeye hiç eşdeğer değildir)okulda bazı insanlar var tutkuyla yaklaşmak istiyorum.eyvah eyvah.:)
danny gelmiş.dün gördüm de seni göremedim dün be sevgili blogspot.danny'yi özlemişim,keremcan geldi bi de onu da özlemişim.bi de deniz var,adamı hep özlüyorum.neyse..

29.9.03

ağırmıyım benya neobeağırakıllı gibi tutukzeka mıyım

Werther ve ben

babam öldüğünde ağlamadım.ama kızım doğunca ağlıycakmışım gibi geliyor.uff salak mısın be?tamam tamam.

şaka bi yana dedemden bir çift roosevelt tipi bot kalmış.kars'ta subayken vermişler 1965 yılında.kahve onun rengi ve neredeyse dizimin altına kadar geliyor konçu.çok güzel.giymesi zor,çıkarması tam eziyet.ama dokunmuyoken ve ayaklarım içindeyken her türlü anarko-agresif-post-punk eylemi yapabilecekmişim gibi geliyor.hafta başladı,sevinçliyim.her gün okula gidiyorum her gün arkadaşlarımı görüyorum.yaşasın tiesto yaşasın nyana.

28.9.03

kitap bitti.duncan dallamanın tekiymiş.lauren'e aşık olduk hep beraber.psikedelizmin de hastasıyız.yaşasın DMT,ayahuasca ve asit.

26.9.03

haftasonu

haftasonu mu daha güzel,haftaiçi mi? bi çok insan haftasonu diyicektir.bence ikisi de birbirinden boktan olabiliyo.dün 13 saat uyudum. akşam 6'da yattım.gece 12 civarı kalkıp yatağın içine girip tekrar uyumaya çalıştım.zihnim biraz uyanır gibi oldu.autechre dinledim ben de sessiz sessiz.uyudum sonra.
yedide kalktım sabah.hiç o alarm sonrası yarı-uyku,yarı-işkence tarzı durum oluşmadı.bi portakal suyu içseydim tam olurdu yani.ama ben naaptım sigara içtim.okula giderken.uzun zamandır böle ve hiç hoşnut diilim.ama cok da seviyorum ipnetoru.neyse ya bak gene canım sıkıldı."ecstasy club"ı okuyorum.güzel kitap.şimdi beynim ona devam etmek istiyor.ama söyleyeceklerim bitmedi.bugün bi de moda sokaklarını tütsüledik.amacımız krişna ruhunu canlandırmak ve insanları nepale yöneltmek.falan diil tabi.ben sadece aural technologic research yapıyodum.

24.9.03

alice zincirlerde

düşündüm taşındım.unuttuğum söyleyecek şeylerin de geri gelmeyeceğini anladım ve alice in chains dosyasını acmaya karar verdim.evet arenaya hoş geldiniz.taşakları bi kenara koyarsak kesinlikle belirtmek isterim ki ben hayatımın bir bölümünü alice in chains(le) yaşadım.uzunca bi süre öyle hissettim öyle düşündüm.layne layne baktım etrafa.jerry jerry dinledim gitarları.onlar ağladı ben ağladım.ben ağladım onları da ağlattım.sonra öldü.layne staley öldü.kokain+eroin akut zehirlenme.overdose bile diil.rooster girdi hayatıma,angry chair girdi.down in a hole ile düştük paradokslara biz bizken.would? ile çığlık çığlığa.rotten apple ile günahlara girdik.nutshell ile kabuklarımıza çekilip öldük.ve daha niceleri.hayatımın bi dönemi böyle geçti.yaşlandırdı beni aic.tahammülü kolaylaştırdı, çünkü eşlikçiydi,en temiz dosttu.
sonra mad season.layne'in, pearl jam gitaristi mike,screaming trees elemanları ve seattle freestyle bascısı baker saunders ile giriştiği psikedelik rock blues projesi.az mı uyuya kaldık sabaha karşı wake up ile.ne long gone dayler söylendi sühayla..
ergenlikti.geçti.tadı damağımda.buruk bi tad.ağzımda geveleyip duruyorum.

çay sigara romantizmi

yoruyo okul insanı.ciddi yoruyo.bi de araya karaköy kaçamakları,sevgili,sıkıştırılmış romantizm(gene de rahatlatıcı) eklersek pil bitiyo.herneyse yemek yedimaz önce:makarna + dana antrikot + mayonez + domates bi de yoğurt bi de kola içtim.yoğurt kola beraber dişleri gıcır gıcır yapıyo ama iyi manada değil gıcırlık.kırılıcakmış gibi.okulda her tarafım türk destanı oldu.reshiningforla ortaklaşa destansılaştık.taganizm sınırlarında dolaşıyoruz.öğrendiğimiz analoji yapmak.çağrışım yani bi nevi.neyse esas diyeceklerimi unuttum.haa autechreden bahsedecektim.efsane vallahi."gündelik yaşama fon müziği" adeta.hadi öperim.daha buralardayım.

23.9.03

nitimur in vetitum

rastlantılar bi yaşamı ne kadar etkiler?rastlantılar ne kadar rastlantıdır?yasaklar ve serbestler birbirinden ayrılabilir mi?yasak olana erişmek amacım.ama belki de görece kesin bu yasak kavramı..rastlantıya benzer devinimler sonucu mu yasak geldi bana çarptı; yoksa ben bilinçsizce hepsini kurgulamış mıydım?
uyku düzenim saçmaladı.yani uyku düzensizliğinden muzdaribim pek çok turk genci gibi.eve geliyorum bayılıyorum.bu saatlerde ayılıyorum.sonra sabah kalkmak zor bir işlem oluveriyor.sindirim sistemim alışamadı bu düzene.olmadık yerlerde zorluyo beni.genel çizgiler.
hmm.

22.9.03

adamın götünden kan alırlar kamil kaaan...

hastasıyım kaptanın.elmavisionda gözüme carptı.erkan can."nerde kalmıştık".

20.9.03

tattooed everywhere

sabah rüyayla başladı herşey..canım sıkkındı.4 gibi sokaklara atma kararı aldım kendimi.buçukta sokaktaydım.allah kahretsin bengüyü gördüm.ilk platonik.eceyi özledim.ihtiyacım var ona.ama bengü baş döndürücüydü gene.geldim godsmack dinledim baştan sona.şimdi ise pj-alive.aradaki ise başlıkta gizli, kesinlikle black'im bugün.

kabus

çok kötü bi rüya gördüm.yabancı bi ülkede (rüyadayken moskova sanıyoduk) alican ben ve naci devasa bi kavşaktan karşıya geçiyoduk.ben koştum onlar da benle koşar diye.kaldırıma geldiimde geriye döndüm.arabalar geçip gidiyodu ve yerde bi takım parçacıklar vardı.felaket bir ruh haliyle koştum yanlarina nacinin parçalanmış midesiyle karşılaştım.tam midesinin üstünden otobüs geçmiş.alican ise yanında oturuyodu yarasız.bana çok duru bi şekilde "kendimi çok hafif hissediyorum" dedi.sonra sahne birden değişti ve naci benim odama girdi.(oda başka bi odaydı ama)elinde yarasının fotoğraflarıyla bana alican hakkında hiçbişi bilmediini söledi."nası ya alican yaşamıyo mu artık" diye en az yüz kere suratına bağırdım sinir krizi geçirdim.bunun bir rüya olabileceği aklıma geldi; çünkü bu kadar boktan bir ruh hali olamaz.gözlerimi açtım.uyandım.ama ruh halim hala bok gibiydi.unutmak için uyumaya çalıştım.gözlerimi kapattığımda hala alican nası yaşamaz abi yaa diye bağırıyodum.sonra uyuydum.abuk subuk bişiler gördüm.hatırlamıyorum.uff korkunçtu.

17.9.03

fındık yiyorum.
bokyiyinhepiniz.mınısktiimindünyası.bertrantcantatmıyapmakistiyosunuzbeni.

reggolb

başlık bulmada zorlanmaya başladığımı siz de farketmişsinizdir umarım sayın okuyucular.aşk böceği olmak var ya bazen çok ürkütüyor beni.böcek olma hali sonuçta, duyuşsal yaşayan insanlar ezip geçebilirler beni.savunmasız kılıyo aşk.ama unutmayalım ki "güzelliği on par'etmez/bu bendeki aşk olmasa".yaşasın birisini güzel kıldım diye egomu tatmin edip tanrıyı oynamaya soyunabilirim.tüm tanrılar çıplakmışçasına.çıplak tanrılar bi yana,gönül hakikaten isterdi bi athena'yı bi afrodit'i belki bi kart hera'yı lüleden yemeyi.istemez miydi?
abazanlık had safhada gördüğünüz gibi sayın okuyucular.aynı gün içerisinde daha sonra tekrar karşılaşabiliriz deyip sizi şu maille yalnız bırakıyorum:

"Cmabridge Üinversitesinde yaıpaln bir arşaıtrmaya gröe, bir kleimedkei
hafrlrein hnagi sıarda didizlikleri dğeil, ilk ve son hafrlrein dğoru yedre
olamalrı öenm tşamıatkadır. Geirsi taammen kamradaşır ve ynie de surosnuz
olraak okubanilir. Buunn sbeebi isnan benyinin her hafri tek tek dieğl
kemileelri bir btüün oralak omukadısır."

15.9.03

i watched a change

ya işte böyle böyle.neyse milletin okulu açılsın daha alışamayacaklar; patlasın; benim bi hafta önce açıldı.sanki bilmiyosunuz gibi söylüyorum bi de.sooracııma fumoir (fümuvar) denilen sigara içme hanesini kapadılar.cenabetlik bizimkisi.ciddi cünüplük hali yani.ben doğru düzgün apdestini adam alan adam bilmiyorum bizim dönemde.allah allah sapıttım mı ne?dün pumadan bi çanta aldım.beş yıl sonra ilk kez canta aldım.beş yıl önce ki çantayı da (ki o da pumaydı çok güzeldi,yırtıldı,patladı) bi üç yıl daha önce almıştım.moskovadan.cok güzel yerdi moskova yaşadıydım orda toplasanız dört-beş yıl yaşamışımdır.iki yıl temelli orada kaldık; çocukluğum bazı kilit dönemleri mesela ödip filan orada geçmiştir hep.neyse anlatırım bi ara moskovayı gene.hep hatırlıyorum zaten.neyse puma çantanın audio çıkışı var çok cin.çantayı alırken bi gördüm bütün puma mağazası cameika olmuş.rastarafariler kaplamışlar her tarafı.bi de yoga,transandantal,meditasyon kılıklı bişi yapan rastalı amcamın kartı vardı, aldım iki tane.adam işlek bi caddenin ortasında, ayakta, sol bacağı kıvrılıp sağ diz kapağının üzerine gelmiş ve iki ellerini uzaya açmış suratı bana bakar vaziyette duruyor şimdi odamda.sınıfa koydum ötekini de sıkılıp sıkılıp ona bakıyorum; tenefüste de ben aynı hareketi yapıyorum.çok işe yarıyor.sonra bi de sırtım tutuldu.şu an deli gibi ağrıyo.
ha kitaplarımızı, yıllığı (palmares) filan aldık bugün.yıllık da en sevdiğim dönemlerden biri olan 4'lülerin yazılarım mevcut.mezunlar.çok güzel yazmışlar.ellerinden,kalbinden öperim hepsinin.burası böyle lapa lapa kar yağıyo.sullar seller akıyo bazen.hayat bi dolu bi boş geçiyo."günlerden paris,aylardan kış".selam ederim.
biricik sevdiğim insan kaamos'a buradan bi daha sevgilerimi gönderiyorum.lasonil filan büyük yardımcım yeminederim.seni seviyorum evet seni.

13.9.03

tonlarca mono

vay be bi hafta geçti bile okul açılalı.dazlak kafamla hayata adapte olmaya çalışıyorum.monotonlaşıyor gitgide o hayat denen nane.her kış böyle oluyor.fotoğraf çekmek istiyorum.
deviantarta yollamak istiyorum.sevgilimi öpmek istiyorum.uzakta.beynim kaynıyor.gubar.hindilere denir ya "gubaramazsın".gayet gubarıyorum demek hindi değilim.açılışı yaptım dün.bombaydı.
eveet arkadaşlar kışın ne içilir?
balık yedim.hamsi+palamut dabıl.geldiler kırallar gibi yerleştiler mideme.sigara yakılası bi durum söz konusu açıkçası.ı ıh.eefenadiilyaiyigidiyo.görüşmeküzre.

9.9.03

okula yorgun başlamak

rock'n coke geldi geçti hayatımızdan.cocuklarıma anlatacak kusursuz bir festival hikayem var artık.beybimi cok seviyorum.ne kadar güzeldi hooverphonic'te.neyse eve üçte döndüm.şanslıydım.altıya saati kurup yedide uyandım, banyo yaptım, bütün yazın sakalını kesip okula gittim.ilk gün.formalarımız çok güzel olmuş.sınıfım da iyi.alican var yeter o.sonra öğlen bitti okul.gittik alican tarık ben özgün kazıtı verdik kafayı.nazisellik boyutta emin adımlarla yükseliyorum şekilci bakarsak.hayhuy.

5.9.03

`posted by baal zebub` yazsın istiyorum.o gidiyo `baal` yazıyo mcıkblogır.yoksa yazmıyo mu?

geri dönüş

antalya'da kemer'de idim altı gündür.en son küçükken gitmiş bulunduğum tatil köyü tatilleri halkasına bir yenisini ekledik annem kardeşim ben.royal resort antalya.taşşağımın tatil köyü.ne kadar boktan yaradılışlı da olsa deniz,havuz,ruslar güzeldi.okullar acılmadan önce bol bol güneş yedim,tuz içtim,klorla gözlerimi kırmızıya boyadım.ayrıca üflenticisi ne bolmuş bu memleketin.otelde adım başı yapıştır da içelim replikleri dönüyodu.bi ara hollandalı türkler vardı havuz kenarındaki barda nargile içtiler; sigara yaptılar.eh görgüsüzlüğün bu kadarı.platoniklerim jeni,çiğdem,sinem,alla,natalie ve jennaya burdan selamlarımı gönderiyorum.eh heh.cokkomiğimbe.
yeni okul kıyafetlerimizi mankenlere giydirmişler,bi de utanmadan resmini çekip internette yayınlamışlar.ibret olsun.böyle uniformacı zihniyetliyiz asla vazgeçmeyeceğiz zerzenişleri.cok kötü tabi.
rakkok geldi hala bilet yok ben de; alıcaz bi kaç saat sonra işaalla.dreadzone'u,paul daley'i,felix da hausket'i bi de dead kennedys'i cok görmek istiyorum.rakkoktan dönücem,okul açılcak.saçsakal kesilicek vakit yok.neyse hoşgeldiiim.

29.8.03

unutmak

shubuoya ne kadar cok benziyo blogger'ın b'si.unutmuşum işte.son bi kaç gün kendim(de) değildim.takılıyoduk öyle.angelheart diye bi film var.mickey rourke'lu, robert de niro'lu.izleyemedim o filmi.olmadı.onu bırakıp untouchables ve crouching tiger hidden dragon (kaplan ve ejderha) izledim ben de.kaplan ve ejder bombaymış.küçüklük hayallerime wuden'e girmek de eklendi.sean connery ve robert de niro ne güzel aynı filme sığmışlar.rabırtımın havası başka tabi.neyse bu akşam biniyorum otobüse 22:15.yarın kemer sahillerinde cılgın atıyor olacağım.

26.8.03

net ortamında vurgusuzluk

ve olan oldu işte; süt döktüm her bi tarafa.

yeşil görmek

-neden çekiyorlar ki beni kenara?
peki canım istemez miydi?
belki.

ne kadar geceleyin sokakta seri adımlarla yürüyen bir kadın düşüncesi olabilirdi ki?yeşilgörmek.yeşil gömlekli çocuğun maceralarından.
sonra caddebostan-feneryolu-caddebostan ikizkenar üçgenini tanımaca.kaymaca kaydırmaca.yorgunum.

25.8.03

hayvanlar alemi

geçen gün iyibirisi diye bir hamster ve akabinde himmet diye bir martı ile tanıştım.himmetin uçamama sorunu vardı.kanadı kullanılamaz haldeydi.burnundan kıl aldırmıyodu.

24.8.03

maça papaz

evet, maça papazıydı bugün.bütün gün evde bi takım unutmuş olduğum,hatırlanmasına kesinlikle sinirlendiğim ve saygı duymadığım kararları tekrar almaya zorlandım.cok sıkıcıydı.koşulların bitarafınakoyim.ağzım bozuk aslında ama burada da bozuk mu devametmeli miyimbilemiyorumtabi. içler acısı bir durum. tabi o bi yana,bu bi yana. sonucta artık maça papazından kurtulmama bi kaç saat kaldı.yarın pazartesi kışın nefret ettiğim,yazın taptığım gün.ha sonra stüdyoya girdik günle.oluyo gün geçtikçe.yapıyoruz bişeyler.eğlenceliydi.güne güzel bişeyler yaptım bugün.kurtuldu biraz sıkıntıdan.sonra buradayım.last kissle romantizm yapmaktayım.aramızda bişeyler var.

23.8.03

siyah sarı yeşil kırmızı

bütün gün nba99 oynadım.bence hala beni idare ediyor.tüm zamanların takımı indiana pacers ile dağıttım tüm ligi.sonra bi ara dışarı cıktım.kamyoncular arasında acaip bir iletişim sistemi olabileceği aklıma geldi.belki klanlaşmışlardır.eskihisar - topcular hattını hatırladım; oradan çıktı fikir.tüm kamyoncular birbirini tanır.sonra keremcanla ekmekarasıpatates yedim.bi milyonluk borc hesap actırdım kirpiye.annemin barbunyasıysa cinsi değişik bir barbunyaymış.genel çizgilerle bu.rastafaray bi gündü.

bok

sik gibi oldu bu template.hiç alışamadım zaten kalıpçılığa.ama yeni bi tasarımla uğraşıcak ne güç ne de bilgi kalmış bende.böyle gidicez artık.belki bi takım imajlar koyarım sıkılırsam.iyi sabahlar.

baştayken.

meraba ben baal zebub.nasılsınız?
ben de öyleyim.yaşıyoruz ve yazmak isteyebiliyoruz.blogger mevzusu da bu noktada devreye giriyor.güzel bişey yaptıkları için onları tebrik ediyoruz.
direk güncel konulara dalıcak olursam, rockncoke festivali ile barışarock festivali arasındaki can sıkıcı düellodan atlamak isterim.bir güncel konu olarak bu nedense pek canımı sıkmaktadır.bırakınız festival olsun müzik olsun yahu.neyse konsept bu diil aslında.konseptkonseptsizlikherzaman."there is no plan.that's the fuckin plan" deyimi gibi.kinyas ve kayra adlı güzide kitabımıza ve güzide yazarı hakan gündaya da buradan selam edip; huzurlarınızdan ayrılıyorum.